D.S.İ.Sosyal Hukuk Devleti kurumundan beklenen davranış ve tavırları göstermemiş, göstermemekte, göstermeyeceğini de açıkça belli etmektedir. Planın tümüyle, her proje ile ilgili hedef, bütüncül maliyet tahmini, uygulamada gerçekleşen maliyetler, süre uzatım sebepleri ve getirdiği yükler ve de işletmeye alınan yapılardaki elde edilen ürün maliyetleri hakkında yurttaşları ve ilgili tüzel kişilikleri doğru bilgilendirmemiştir.
Yusufeli barajı ihalesini alan firmalar ile yapımı üstlenmek isteyen firmalar arasında tüzel kişilik farkları vardır.
Projenin iptali hususunda mahkemeye müracaat edenlerin iddialarını duruşmalı olarak yargılayan Danıştay 10. Daire iddiaları haklı bularak projeyi iptal etmiş, buna karşılık temyiz görevi gören kurul duruşmasız, üyeler sadece dosyada evrak sayısına bakarak 10. Dairenin iptal gerekçelerini kale almadan kişisel kanaatle, iptal kararını bozmuştur.
Çevre Etkileme Değerlendirme raporu kredi verecek kurumun isteği üzerine raporu hazırlayan kuruluşun tabiriyle ısmarlama olarak, temel prensip olan ‘Bir proje için Çevre Etkileme Değerlendirme Raporunun hazırlanabilmesi için öncelikle Projenin bütün seçenekler içinde kaçınılmaz olduğu ispatlanmalıdır’ genel kuralına uymadan hazırlanmıştır.
Kamulaştırmalarda; yapıların ve özel tarım alanlarının özel kültürel değerleri, arazinin birim alandaki yıllık verim imkanı, tarım alanlarının yöre insanı hayatındaki önemi, bölge insanının yaşamda yararlandığı yapraklıklar, mezralar ve yaylalar üzerindeki hakları nazarı itibare alınmamıştır, alınmamaktadır, alınmayacağı anlaşılmaktadır.
Gerek Kamu kurumunun yöneticileri, gerek yapımı üstlenmek isteyen firmanın görevlileri yıllardır Yusufeli insanını ikna etme, yasal dayanağı olmayan yapıma yönelik faaliyetle yıldırma ve iş vaadiyle ümitlendirme yöntemleriyle yöresinden vazgeçirmeye, kamulaştırmada hakkından aza razı etmeye ve işiz bırakma korkusuyla yaşamaya zorlamaktadırlar. Devletine son derece saygılı Yusufeli insanı otuz yıldır yaşadığı belirsizlik nedeniyle travma yaşamış; ne olursa olsun diyen doğru karar veremez insan haline getirilmiştir. Bu bayındırlık (Zenginleştirme) eseri yaptığını iddia eden sosyal hukuk devletine yakışmayan haldir.
Şu an devam eden yapımlar çevrede; bölge ticaret hayatında, Erzurum ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin Karadenize çıkış güvenliğinde, yaban bitki ve hayvan türlerinin yaşamında büyük tahribat meydana getirmiş, getirmeye devam etmektedir ve gelecekte de Yusufeli barajının yapılması halinde bu durum katlanarak artacaktır.
Sadece bölgede üretilebilen binlerce yıllık Endemik Kültür bitkileri Yusufeli Zeytini, Yusufeli Pirinci ve Yusufeli Üzümü’nün ,onlarca endemik bitki ve hayvan türlerinin yaşam sahaları, kuşların Kuzey-Güney göç yolunda güvenli sığınak ve barınak sahası iklimiyle topoğrafyasıyla yok olacağı plan ve projelerde değerlendirilmemiştir.
Yıllardır bölge insanının çabası ve kültürel davranışlarının yarattığı cazibeyle gelişmekte olan Turizm büyük darbe yiyecek turizm yeni imkanlarıyla birlikte yok olacaktır. Bu hususu Çoruh Enerji Planı ve Yusufeli Barajı ve H.E.S. maliyetleri içermemektedir.
Basına intikal edebilen ödeme bilgilerine göre işletmeye alınmış olan Muratlı Baraj ve H.E.S.ı 814 milyon, Borçka Baraj ve H.E.S.ı 1199 milyon dolara mal olmuşlar, Deriner Barajı ve H.E.S.ı 7 008 milyon dolara, Yusufeli Barajı ve H.E.S. ı ise D.S.İ. hiç gerçekleşmemiş ihale rakamına ve inşa müddetine, dosyadaki tahminlerine ve öz kardeşi Deriner’deki yaşanan alt yapı maliyetlerine göre; 4 883 milyon , Deriner barajında yaşanan maliyetlere kıyasen bizim yaptığımız sıkıştırılmış maliyet tahminine göre 13 915 milyon,kuvvetle muhtemeldir ki 19 920 milyon dolara çevre;Ticari, Turizm, kültürel, vahşi hayvan ve bitki varlıkları ve sosyal kayıplar hariç mal olacaktır.
Eksik girdili bu gerçek maliyetlere göre bu santraller; özel sektörün H.E.Santrallerden ürettiği enerji maliyetlerine göre Muratlı’da 4 misli, Borçka’da 2 misli, Deriner’de 6-7 misli,Yusufeli barajı ve H.E.S. da ise D.S.İ. ihale rakamına göre 6 misli, Deriner gerçeklerinin altında maliyette 17 misli kuvvetle muhtemel olan gerçek maliyete göre 25 mislinden fazla bir maliyetle enerji üreteceklerdir. Çevre kayıpları bu maliyetlere dahil değildir. Bu maliyetlerle bu yatırımlara bayındırlık eseri demek için ‘aklı durduran bir darbeye muhatap olmak gerekir.Bu yatırımlar birer borç üretme fabrikası haline dönüşeceklerdir.
Buna karşılık özel sektörün çoğunluğu Doğu Karadeniz’de olmak üzere ülkemizde yapmakta olduğu, yapacağı santrallerle (Yamaç ve seldağınaklı dere santralleriyle) onlarca düşük yatırım maliyetleriyle, çevre ve kültür katliamı olmadan, insanları yerinden göç ettirmeden, mevcut tarım alanlarını kaybetmeden, Turizme ve ticari hayata darbe vurmadan, insanların varlıklarını değer fiatlarına yükselterek, ekilebilir Çoruh (Yusufeli) tipi tarım alanlarını 4e, 5e katlayarak, tesisin elektromekanik aksamının üretiminde ve kaynak temininde dışa bağımlı olmadan,Yusufeli ve havza insanını işe boğarak, çevreyi ihya ederek 2,5-3 sene içinde elektriğe kavuşmak varken bu planın dolayısıyla Yusufeli Barajı ve diğer Enerji barajlarının yapımında ısrarı çok tehlikeli ve izah edilemez buluyoruz.
Uluslararası anlayışlarda bir yatırım maliyetinin yüzde on beş sapması mümkün, yüzde elli sapması sui istimal; soruşturmayı gerektirir, yüzde yüz sapması ise ihanet olarak değerlendirilir.
Tamamen elektrik üretimi için yapıldığı bilinen bu planın üreteceği elektrik ve Tesis edeceği kurulu güç için harcanması gereken para her şey dahil 3 500 milyon ile 4 600 milyon dolar arasında olması gerekir. Oysa bu paranın iki misli sadece Deriner barajında heba edilmekte ve ülke geri dönülemez bir borç batağına itilmektedir.
Yusufeli barajı ve H.E.S.ından bir bayındırlık eseri olarak bahsedebilmemiz için kurulu gücü ve üreteceği enerjiye göre harcanması gereken para her şey, ama her şey dahil 575 ile775 milyon dolar arasında olmalıdır.
Bir başka açıdan bakıldığında:Bu baraj ve Santralın üretebileceği elektrik bedeliyle ödeyebileceği borç yıllık ençok 80 milyon dolar dır.Bunun açık ifadesi bu yapıya harcanacak her türlü masraf ve kayıpların; reel olarak yıllık yüzde 10-11 faiz ödenen bir dünyada 800 milyon doları geçmesi halinde devamlı büyüyen, ödenemez, her zaman patlayabilecek bir borç topu ile yaşamak olacaktır.
Oysa bu yapının bitmesi halinde üstlenilmesi gerekecek borç asla 15 milyar dolardan daha aşağı olmayacaktır. Böyle bir durumda Yatırımın yıllık faizinin 15 te birini ödeyemeyen bir yapıyı ülke hayrına yapılmış bir bayındırlık eseri olarak nitelemek mümkün değildir.
Çoruh Enerji Planının; barajların boşalttığı coğrafyanın gündemdeki haritaya hizmet etmesi,Yarattığı ve yaratacağı borçla ülkeye kısa zamanda diz çöktürmesi,Yusufeli insanı gibi Yurtsever insanları yerlerinden ve yarattıkları benzeri az bulunur iki bin yıllık kültürlerinden koparılması dolayısıyla teröre yol vermesi, barajların işgal edemediği alanların boşluk bırakmayacak biçimde, yerli ortaklarla hareket eden yabancı maden şirketlerine arama ruhsatlarıyla tahsis edilmesi olgularını önümüze koyduğumuz da,buna ilaveten aklın gereği menbadan başlaması gerekirken mansaptan başlayıp uydurma gerekçelerle menbaya doğru barajların yapılması şartını öne sürmesi, bizde bir ihanet planı olduğu inancını doğurmuştur.
Bu durumda bizler birer ihanet seyircisi olmamak; evlatlarımızın geleceğini karartmamak,Ülke bütünlüğünü korumak için bu ülkenin her yerinde her seviyede ve her köşede‘Ben bu ülkenin onurlu yurttaşıyım’ diyebilen herkesi bu planın uygulayıcılarına, akli, ahlaki, fikri, vicdani yardıma çağırıyoruz.Ve soruyoruz.!
Elektriği 2,5-3 senede üretmek, bölgeyi ve ülkeyi ihya etmek varken, onbeş yirmi sene beklemek, bir havzayı yok etmek, bir Kültürü tümüyle katletmek ülkeyi ödenemez bir borç girdabına atmanın anlamı ne.?Bu ihanet değil de nedir.?
Bu büyük ihanetin durdurulması için bizler başta hukuk yolu olmak üzere her yolda mücadelemize devam ederken ülkenin saygın hukukçularından hukuk desteği, milletimizi ülkemizin onurlu basın kuruluşlarından halkımızı bilgilendirme desteği, bilim kuruluşlarından fikri destek istiyoruz. Bu sadece bir avuç Yusufelili insanın görevi değildir.
Ve diyoruz ki! Bu planın uygulayıcıları planın ülkemiz hayrına olduğunu, Başta Yusufeli olmak üzere enerji barajlarının ülkemize zenginlik kattığını yüce milletimizin önünde bizlere ve bilim adamlarına anlatmadıkları müddetçe bizler; ülke bütünlüğümüzü koruma, evlatlarımızın geleceğini karartmama hususundaki meşru hakkımızı kullanmaya, bu ihanetin karşısında olmaya, durmaya her hal ve şartta devam edeceğiz.
Gücümüzü milletimizin selim aklından,aklımızı ve vicdanımızı Sevr yerine LOZANI imzalatanlardan besliyoruz.Baraj karşıtı gösterilerde canlarını veren Brezilyalıları rahmetle anıyoruz!